SEN SIRRIYIN KÖLESİ OLMA SIRRIN SENİN KÖLEN OLSUN ...YUSUF TER.
   
 
  Kozaklı ve ÇÖP

 

 

Ah şu gözler,  gözün gördüğü doğaya şahit olduğu bir dünyada, dünyanın içinde  sınırlarla ayrılmış,  ülkelerin birinde yaşıyoruz.Yaşamak adına yaşama direniyoruz

Fakirin sofrası zengin sofrasından zengindir. Varını yoğunu ortaya döker, paylaşır, üleşir seninle . Belki doğrudur  vergi veremez,  devletten yardımda alamaz. Vergi veremeyen nasıl yardım alsın ki zengin vergi verir zengin yolu suyu  alt temeli hazırlanır  o da insan köyde kırsal alanda yaşayanda bu da insan  devlet dediğimiz devlet niçin vardır  hizmet getirmek ve hizmet itmek için seçilirler  seçildikleri vakit  halkın varı yoğu  toplanan para  devletin kasasında birikir başta alt temel  kanalizasyon  elektrik  yol  bunlar devletin başlıca yapacağı belediyelerin ilk icraatlarıdır bunu oluşturmak içinde vergi alınır vergi geri farklı yollardan halka  dönmesi gerek sosyal açıdan iş patronların görevleri nelerdir  iş sahaları açmak  açtıkları fabrikalarda işçi çalıştırmak  ekmek kapısı iyi bir yaşam aç kalmamak dünyadaki gelişmiş ülkelerde  bu düzeyde çark döner ulaşım sağlanır  düzeyli bir şekilde  tramvaylar  yapılır  yollara bakım yapılır  bunlar insan oğlunun insanca kendisi için ürettiği  şeylerden faydalandığı şeylerdir

yiyoruz içiyoruz  çarkı  kendi aleyhimizde  Yağlı gönderiyoruz   böyle gelmiş böyle gider edalarıyla nutuklarıyla  hem kendimizi hem bizden sonra geleceklerin hayatlarını güzelleştiremeden göçüp gidiyoruz,gidiyoruz

 

Bir gün  sohbet  ederken  eş dost arasında,  ayda bir büyük mal pazarı  kuruluyormuş dediler. Boğazlayan da  olur dedim. Gidelim, gezip  görelim istedik.  Gün gelip çattı, Boğazlayana  doğru yolla koyulduk,  koyulmasına da, Kozaklıdan   bayır aşağıya inerken hemen kaplıcaların tabelalarını görmek mümkün.  Sağa  dönüş yapıp  açılmayan hastanenin önünden geçtik. 1979 de temeli atılıp ta  çürümeye bırakılan hastanemiz. Her neyse, düşündükçe, orayı da öyle gördükçe insanın, insanlarımızın acizliği aklıma geliyor. Suskunluğunu düşünüyorum. Rezilliklerimizi düşünüyorum.  Orayı geçtik yeni yapılan ultra lüks otelleri de görerek yolumuza devam ediyoruz.  Birikmiş taş yığınları, yarım kalmış döşenmemiş kaldırım taşları,  onlar kendilerinin bir el atılmasını beklerken, bizler yolumuza devam ediyoruz. Boz oğlanın tepesine  kıvrılarak yolundan yokuş yukarı çıkıyoruz.  İlk köy Yağlıymış. Başakları yeni biçilmiş altın sarsının tozu gibi görünen tarlalardaki sap kökleri  ikinci bir ekime herke hazır durur gibi yatıyordu toprak. Çek içine çeke bildiğin kadar o temiz havayı. Hafiften ılık birde rüzgar esiyor ki  arabanın camını indirince  içerdeki buharlı hava kayıp oluyor, yerine temiz hava  doluyor .

          Gördük,  gezdik, yapılacak olanları yaptık, gittiğimiz gibi akşama doğru  Yağlı Kozaklı arasındayız, gündüz gördüğümüz tarlaların altın tozu dökülen sap köklerin yerlerinde yeller esiyordu.

  Naylon poşetler, çimento torbaları, pet şişler,  dört bir yana saçılmıştı. Toprak gözükmüyordu. Kilometrelerce  sürüklenmişlerdi. Yanımda oturan dosta sordum .Bunlar nerden çıktı? Giderken  bir şey yoktu dedim.  Kozaklının içini yel süpürüp de  buruyama getirdi diye espri yapmıştım ki,

Arkadaşım, olur mu? dedi burada dere var .  Kozaklının  çöpü buruya dökülüyor dedi.  Fırtına,  rüzgar olunca da  böyle savruluyor,  toprakların üstüne dedi.  Benim aklım Avrupa ya gitmişti. Gelişmiş ülkelerdeki çöp dökülen ve çöpleri imha eden fabrikalara  gözünü sevdiğimin medeniyeti dedim, kendi kendime , o da insan  bu da insan dedim.  Hastalık, mikrop   böyle bulaşıyor,  her yerimiz sağlıksız,  sağlıklı bir şey yok dedim.  Doğayı kirletmenin cezası ne kadar  diye düşündüm.  Doğayı kim korur?  İnsanlar.  Bunu yapanlar kimlerdi? yine insanlar, insanlar arasındaki  fark nedir diye düşündüm!.  İş adamları, devlet,  bir çözüm bulamaz mı? Avrupa da çöp den doğal gaz üretiyorlar. Gel gelelim, biz onu da boş verelim,  çöpü imha edecek, dereye,  derenin dışında bir yerlere ,  bir şeyler yapılamaz mıydı?  Hem işsiz insanlarımıza iş çıkardı,  hem de çevreyi de kirletmemiş olmaz mı idik?  Kaldı ki 15 ile 20 yıldır Kozaklının, çevre civardaki köylerin çöpleri bu dereye dökülüyormuş.  İçime çektiğim o temiz hava olduğu gibi geri çıkmaz mı? Yüz aradım, surat aradım,  kimse yoktu.  Kimi kime şikayet edeceksin.  Belediyecilerin hiç mi yolları buyanı ya düşmedi. Hep  kestirmeden mi gittiler.Yoksa buradan geçmemek için özel yol mu yaptılar.  Bu pislikleri, çöpleri görmesinler diye,   köylü tarlasını ekiyor,  o ektiğini biçiyor  ve sofrasına getiriyor. Bunun suçlusu köylü mü yoksa?  Önlem almayan yetkililer mi? Kanser dediğimiz veba  insanlara nasıl bulaşıyor? 1 milyona yakın kanser hastası var deniliyor   başlıca nedenlerinden biride bu değilmidir ?

 

 

O da insan Bu da insan

 

Zengin yaşar gül gülüstan

Her günü dillere destan

Fakire zehirdir yaşam

… …O da insan bu da insan

… … Dayanır mı ki buna can

 

Zenginler kapmış payını

Yitirdiğinden dayını

Yoksul içemez çayını

… …O da insan bu da insan

… … Dayanır mı ki buna can

 

Dağ gibi çöp yoğunluğu

Veba olmuş çoğunluğu

Alamıyorlar soluğu

… …O da insan bu da insan

… … Dayanır mı ki buna can

 

Nedir bu halin kozaklı

Görenin gidiyor aklı

İnan sende tarih saklı

… …O da insan bu da insan

… … Dayanır mı ki buna can

 

Der Yusuf’um gel hesap sor

Sor neden böyle oluyor

Bak halka zehir soluyor

… …O da insan bu da insan

… … Dayanır mı ki buna can

 

Yusuf Ter 01.10.2008

Saat 22:31 İsviçre

 

 

 
HAVA DURUMU TARİHTE BUGÜN KÖŞE YAZARLARI
 






DUYURU PANOMUZ
 

DUYURU PANOMUZ


HALK ŞİİRİNDE EMPERYALİZME BAŞKALDIRI ANTOLOJİSİ KİTABIMIZ ÇIKTI DUYRULUR

YENİ

EY RENKSİZ DÜNYA Kitabım Çıktı Ufuk Matbadan 2009
isteme adresi
yusufter5711@hotmail.com

sitemize hoş geldiniz


Kitabıma Ulaşa bileceğiniz Kitapçı OKTAY DAĞDEVİREN Tel:0535 838 82 52 -Ey Renksiz Dünya Kitabım


Çıkan Kitaplarım ..DAĞLAR ŞAHİT AŞKIMA ..RÜZGAR GÜLÜ ..PALAZLANMIŞ YAVRUM ..ŞİİR KÖR İNSANIN GÖZÜDÜR
YUSUF TER
İletişim

SÖZLÜK
 


 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden