Erdoğan Mersin'de bir çiftçiyle tartıştı:
Artist değil çiftçi, kabadayı değil Başbakan
Bakan Unakutan'ın 'ulan'lı demecinin ardından Başbakan Erdoğan da külhanbeyi gibi konuştu. Erdoğan, geçinemediği için sitemde bulunan çiftçiye demediğini bırakmadı
Vatandaş: Öldük, bittik sayın Başbakan'ım. Hangi yüzle geldin buraya?
Başbakan: Böyle bağırılmaz ki, terbiyesizlik yapma.
Vatandaş: Terbiyesizlik yapmıyorum. Lütfen bana hakaret etmeyin.
Başbakan: Artistlik yapma, edepsizlik yapma.
Vatandaş: Artistlik yapmıyorum, ben sanatçı değilim.
Başbakan: Sanatçısın, çok iyi sanatçısın.
Vatandaş: Tarım Bakanımızın Anayasa'yı ihlal ettiğini biliyor musunuz?
Başbakan: Lan bana Anayasa'yı öğretme. Terbiyesizlik yapma. Lan terbiyesizlik yapma.
Vatandaş: Lan mı?
Başbakan: Evet.
Vatandaş: Lan mı? Canın sağ olsun.
Başbakan: Şu anda çiftçiye ne verildiğinin farkında mısın?
Vatandaş: Ne zaman?
Başbakan: Şimdi.
Vatandaş: Benim mahsulüm öldükten sonra mı? İki senedir anamız ağlıyor.
Başbakan: Hadi ananı al git buradan.
Vatandaş: Lan diye hitap etme. Ayıp be...
Öncel, bu diyalogun bitmesinin ardından polisler tarafından götürülürken de şunları söyledi:
'Lan diye hitap etme. Ayıp be! Kim vuruyor, kim vuruyor? Kolum ameliyatlı. 'Sayın Başbakan' diye hitap ettim, 'lan' diye hitap etti. Benim karşıma çıkacak güce sahip değil, hangi yüzle geldi buraya? Benim adım Mustafa Kemal Öncel. Takip edin, beni takip edin. Halkın sesi oldum.'
Gelinen süreç bugünlere Türkçe’miz var olanı argo kelimeleri sinema, tiyatro komedi sanatçıları tarafından ele alınsa, sahnede BÖYLE durumlar sunuluyor olsa kah kahlar içinde güleriz, yadırgamayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Başbakanı olarak devletin başısın, hükümetsin. Bir vatandaşına bunu diyorsan vatandaş sana ne desin ki! Neler demek zorunda kalsın. Yakında da “”Lan”” kafilesine, Milli Eğitim Bakanım da katılarak terane tamamlanır. Ve ilkokul ders kitaplarında da yer alırsa hiç şaşmamak gerek.
Konya da başı açık olduğu için bayan gazeteciye linç girişimi ve toplantıdan uzaklaştırıldı. Bayan gazeteci sokak ortasında yalnız kaldı haber aynen böyle… UTANÇ verici bir durum..
TV’leri açtığımız zaman, Türkiye’de güzel şeyler oluyor mu diye kanallarda gözlerimiz bir şeyler arıyor. Haber saatinin içinde maalesef güzel hiçbir şey yok.
Kadına taksi çarpıyor en az 40 dakika caddede bekliyor yağmur altında.
Adamı kapkaççıyı bıçaklıyor, polis bıçaklanan kişiyi sorguya çekiyor; kapkaççı ise ön kapıdan sorgulanıp arka kapıdan çıkıyor. Bıçaklanan vatandaş ambulans bekliyor ama nafile. Bıçaklayan sorgudan çıkana kadar ambulans gelmiyor ve oracıkta ölüyor sürünerek …
Gözlerimizin önünde kapkaçıçı çantasını çalıyor kadın yaralanıyor, polis nerdeyse kadına kızacak! “Gece vakti sokakta ne işin var” dercesine… çantayla dolaşmayınız ipler kopmuş
Kimin ne olduğu belirsiz; isteyen istediğini yapar olmuş.
Başbakan vatandaşa “Lan” demiş! Abartmamak gerek. Türk halkı alışkındır her şeyi sinesine çeker.
Aziz Nesin “Aptal” demişti. Ne kadarda haklı söylemiş, aptallığımızdan gelmiyor mu başımıza bunlar?
Biz getirmiyor muyuz, biz seçmiyor muyuz bunları başımıza. Büyük bir tarihçimiz ölüyor yalnızca 1 dakika görüntü veriliyor TV kanallarında! Varsa yoksa metropol şehirler kendini geliştirmekten aciz belediyeler.
Kırsal alanları Anadolu’daki yaşamı doğudaki güzelim gelişmekte olan bölgeler içinde yapılan işlerden haber bile olmuyor. Değişen sadece değişimin kendisi oluyor, ama kafalar hep aynı; hiç değişmiyor. Güzel olanları da kendi ellerimizle talan ediyoruz
Çiftçinin, işçinin anasını ağlatanlar kendilerini kurtarmak için vatandaşımızı yarın Bakırköy akıl hastanesine de yatırırlar uyduruk bir raporla…
Yusuf Ter 12.02.06
Saat 13:08 İsviçre |